Newroz Bayramı ya da kısaca Newroz; Kürdçe/Farsça: نوروز / Noruz/Nuroj şeklinde isimlendirilen ve geleneksel “yeni yıl” ya da “doğanın uyanışı ve bahar bayramı” olarak kutlanan özel bir gündür.
Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen Newroz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Günümüz İran'ında, her ne kadar İslami bir kökeni olmasa da bir şenlik olarak kutlanır. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart'ta kutlarken, diğerleri Kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart'ta kutlarlar. Aynı zamanda, Zerdüştlük, hem de Bahailer için de kutsal bir gündür ve tatil olarak kutlanır. Kürdlerde, Newroz bayramının Kürd ve İran mitolojisindeki Demirci Kawa Efsanesi'ne dayandığına inanılır.
Newroz İsminin Kökeni
Kelimenin aslı eski Farsçadan gelir: Yeni anlamındaki “Nava” ve gün ışığı/gün anlamındaki “Rəzaŋh” birleşerek oluşturmuşlardır. Anlamı da "yeni gün/günışığı"
Günümüz Kürdçesinde de hâlâ aynı anlama gelen “Nu”; yeni, “Roj”; gün; anlamında; "Yeni gün" şeklinde kullanılmaktadır.
İrani dillerdeki “Gün” anlamına gelen “Ruz” (Farsça), “Roç” (Beluçca), “Roc” (Zazaca), “Roz” (Soranice) ya da “Roj” (Kurmanci) sözcükleri Proto-İranicenin "Rauça"sından gelir. Bu da eski Hint-Avrupacanın manası “Işık” olan “Leuk” kelime köküne dayanmaktadır. Bu en eski şekilden Rusçaya “Luç”, Almancaya “Licht”, Yunancaya “Leukós”, Latinceye “Lux”, İngilizceye “Light” ve Ermeniceye de “Luy” şeklinde geçmiştir.
Newroz Tarihçesi
Efsanevi Pers Kralı Cemşid, Indo-Iranlıların avcılıktan hayvancılığa ve yerleşik yaşama geçişini temsil eder. O çağlarda mevsimler insanoğlunun hayatında günümüzdekinden daha yaşamsal bir önem arz ediyordu ve yaşamla ilgili her şey dört mevsim ile çok yakından ilgiliydi. Zor geçmiş bir kışın ardından gelen bahar, tabiatta çiçekler ve bitkilerin yeşillenmesi, sığırların yavrulaması, insanoğlu için büyük bir fırsat ve bolluğun canlanması demekti. İşte böyle bir dönemde bu Newroz kutlamalarını başlatanın Kral Cemşid olduğu söylenir...
İran evrenbiliminin mimarlarından ve Zerdüştlerin Peygamberi olan Zerdüşt birçok bayramın kurumsallaşmasını sağlayan kişidir. Newroz, "belki de" Zerdüşt tarafından kurumsallaştırılan bayramlardan biridir.
MÖ 487 yılında, Büyük Darius, Persepolis'teki yeni inşa edilmiş olan sarayında Newrozu kutluyordu. Son araştırmaların sonuçları bu kutlamaların çok özel bir anlam ifade ettiğini göstermektedir. Sadece Newroz gününde sabah saatin 06.30'unda güneşin ilk ışıkları gözlemevindeki büyük kabul salonuna denk geliyordu ve bu olay sadece 1400 yılda bir gerçekleşiyordu. Bu durum aynı zamanda Babillilerin ve Yahudilerin yeni yılı ile çakışıyordu ve bu nedenle, bu kutlamaların eski toplumlar için çok uğurlu ve önemli sayıldığı açıktır. Persepolis yerleşkesinin ya da en azından Apadana'non sarayının ve "Yüz sütunlu Salonun" Newrozu kutlamak amacıyla inşa edildiği sanılmaktadır. Ne yazık ki eski kitabelerde Newrozdan bahsedilmemektedir.
Newroz teriminin tarihte ilk yer aldığı kayıtlar, M.S. 2. yüzyıldaki Pers İmparatorluğu kayıtlarıdır, ancak bundan çok daha öncesindeki (yaklaşık MÖ 648 ve 330 yılları arasında) Pers İmparatorluğu altında yaşayan değişik milletlerin Pers Şahına Newroz gününde hediyeler getirdiğine dair bilgiler mevcuttur.
Demirci Kawa Efsanesi
Kürdlerde Newrozun Demirci Kawa Efsanesi’ne dayandığına inanılır. Kawa efsanesine göre, günümüzden 2500 yıl öncesinde Zuhak (Bazı kaynaklara göre Dehak) adında Asurlu çok ama çok zalim bir kralın emri altında yaşayan Kawa adında bir demirci vardı. Bu kral tam bir canavardı ve efsaneye göre her iki omuzunda da birer yılan bulunuyordu. Her yıl bu iki yılanı beslemek için Kürdlerden iki genci sarayına kurban olarak getirtip aşçılarına bu iki çocuğu öldürtüp beyinlerini yılanlarına yemek olarak verdiriyordu. Aynı zamanda bu canavar kral ilkbaharın gelmesini de engelliyordu. En sonunda bu zulümden bıkan ve bir şeyler yapmak isteyen Armayel ve Garmayel adlı iki kişi kralın sarayına mutfağa aşçı olarak girmeyi başarırlar ve Kralın yılanlarını beslemek için beyinleri alınarak öldürülen çocuklardan sadece birini öldürüp diğerinin gizlice saraydan kaçmasına yardımcı olurlar. Böylece ellerindeki bir insan beyni ile kestikleri bir koyunun beynini karıştırarak yılanlara vererek her yıl bir çocuğun kurtulmasını sağlamış olurlar. İşte bu kaçan kişilerin Kürdlerin ataları olduğuna inanılır ve bu kaçan çocuklar Kawa adlı demirci tarafından gizlice eğitilerek bir ordu haline getirilirler. Böylece Kawa'nın liderliğindeki bu ordu bir 20 Mart günü zalim kralın sarayına yürüyüşe geçer ve Kawa, kralı çekiç darbeleri ile öldürmeyi başarır. Kawa etraftaki tüm tepelerde ateşler yakar ve yanındakilerle birlikte bu zaferi kutlarlar. Böylece Kürd halkı zalim kraldan kurtulmuş olur ve ertesi gün ilkbahar gelmiş olur.
Kürdlerde Newroz Bayramı Nasıl Kutlanır?
Kürd edebiyatının kurucusu sayılan Ehmedê Xanê; Mem û Zin adlı meşhur eserinde Newroz hakkında şu dizelere yer vermiştir. Ancak bu dizelerinde Newroz’dan bahsederken Cemşid, Kawa ve Dehhaq’tan söz etmemiştir:
Pîrozkırına Newroz U Sersalê
Xellaqê cîhan ji feyzê fitret
Hey'atê felek bi wechê qudret
Bê qalib û bê muhît û mîqyas
Bê alet û bê muşir û mîqras
Ev çende muazzem û müdewwer
Ev renge musenne'û mukerrer
înane bi me'reda wicûdê
Kêşane bi menzera şuhûdê
Hîkmet ewe ev hemî lı karın
Hındek di peya û hın siwarın
Hındek di betî'û hın serîın
Hındek di muîn û hın menîın
Hin mudbirın ew, hınek mudebber
Hın muqbilın ew, hınek muqedder
Hın katibın ew, hınek di ustad
Hın mutribın ew, hınek di cellad
Hın Rojperest û hın şebefrûz
Hın xusserevîn û hın xemendûz
Hındek di mîsalê jîn zerîne
Hın şibhê Memê di muşterîne
Bîlcimle miseyqel û munîrın
Hin padîşehin, hınek wezîrın
Hındek ji teherruka tebîî
Ew têne bi nuqteya rebîî
Tecdîd-i dikın jibo me salê,
Gava wekû têne î'tîdalê
Zanayê muemerê kuhensal
Ev renge he go jibo me ehwal
Go: Adetê pêşîyê zamanan
Evbû li hemî cîh u mekanan :
Weqtê wekû şehsiwarê xawer
Tehwîl-i di kir di mahê Azer
Yanî ku di hate bircê Sersal
Qet kes ne di ma di mesken û mal
Bîlcimle di çûne der ji malan
Hetta di gîhîşte pîr û kalan
Roja ku di bûye îdê newroz,
Tazîmê jibo dema dilefroz,
Sehra û çemen di kirne mesken
Beyda û dîmen di kirne gulşen
Xasma ezeb û keçêd-i bakir
Elqisse: Cewahirê dı nadir
Têkda di mizeyyen û milebbes
Vêkra li teferrucê mirexxes
Lêkîn ne bi tuhmet û bi mınnet
Belkî bi terîqê şer'û sunnet
Lewra ku ewan xerez ji geştê
Meqsûd-i ji çûwina bi deştê,
Ewbû ku: Çi talib û çi metlûb
Yanî du teref, mihîbb-û mehbûb
Ev herdu celeb ku hev bi bînın
Kufwê di xwe ew jibo xwe bînın.
***
Birçok Kürd şair ve yazarın da eserlerinde yer verdiği Newroz'u Kürdler; 21, 22 ve 23 Mart'ta kutlarlar. Bu bayram ile Kürdler çoğunlukla şehir dışındaki bölgelerde ve açık alanlarda bir araya gelir ve gelmekte olan ilkbaharı kutlarlar. Kadınlar rengarenk elbiseler giyerler ve başlarına pullarla süslenmiş ışıltılı örtüler örterler.
Topluluk büyük bir ateş yakar ve bu ateşin etrafında govend/halay tutarak ya da üstünden atlayarak büyük bir coşkuyla bu bayramı kutlarlar.
Birçok özel yemek ya da çeşni önceden hazırlanır bayram için özel çiçekler yetiştirilir (nergis, lale ve sümbüller) ve taze tomurcuklarla kaplı söğüt ve ayva dalları kesilip bayram için süslemelerde kullanılır yeni kıyafetler giyilir, birkaç eski çanak çömlek şans getirmesi için kırılır. İnsanlar birbirlerini ziyaret ederler ve eski kan davaları ve yanlış anlamalar günün önemi vesilesi ile bir tarafa bırakılır. Yaşça büyükler küçüklere hediyeler verir ve yüksek mevkideki kişiler ziyaret edilerek kendilerine armağanlar sunulur.
Doğu, Güney ve Orta Kürdistan’da Newroz kutlamaları, birkaç gün öncesinden ilginç bir gece kutlaması ile başlar. Çatılarda ya da sokaklarda karanlığın (kışın) bitişini ve aydınlığın (baharın) gelişini ifade eden şenlik ateşleri yakılır kötü ruhları ürkütüp kaçırmak üzere çatapatlar patlatılıp silahlar atılır. Yaşayan akrabalarını ziyaret edeceklerine ve onların sevincine ortak olacaklarına inanılan ölüler anılır.[1]
BM 21 Mart’ı ’Newroz Bayramı' İlan Etti
2010'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan bu şenliği; “Dünya Newroz Bayramı” olarak ilan etmiştir. 28 Eylül - 2 Ekim 2009 arasında Abu Dabi’de hükümetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, Newrozu Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi 'ne dahil etmiştir. 2010'dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart'ı "Dünya Newroz Bayramı" olarak kabul etmektedir.
İslâmî dönemlerde Newroz, Zerdüştî kimliğinden çıkarak varlığını İran'ın millî bayramı olarak devam ettirdi. Şiî gelenekte yerleşik bulunan anlayışa göre Âdem'in yaratılması, Allah'ın beşeriyetle ahid yapması; İbrâhim'in putları kırması; Hz. Peygamber'in Hz. Ali'yi yanına alarak Mekke'deki putları kırması ve Hz. Ali'yi halife olarak tayin etmesi Newroz gününde gerçekleşmiştir.
Sonuç olarak;
“Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”[2]
Milletimizin bir bayramı olarak 21 Mart’ta kutlanan Newroz bayramı aslında baharın gelmesiyle dünyanın kış mevsiminden sonra tabiri caizse haşr misali tekrar canlanmasının kutlanmasıdır. Toplumdaki örf ve adetler eğer İslam akidesiyle çelişmiyorsa bunların yapılmasında bir beis yoktur. Eğer İslam akidesiyle çelişiyorsa bu örf ve adetlerin yapılması caiz olmaz.
Newroz da sadece Mecusilerin kutladığı bir etkinlik olduğundan ve Mecusilikle iç içe geçip onun sembolü halini aldığından yeni Müslüman olanlar bunları birbirinden ayıramayacakları göz önünde bulundurularak o dönemin alimlerinden olan İmam Gazali (Rh.a); "Kim Newroz ya da Mihrican Bayramını kutlarsa, dinden çıkar" şeklinde bir fetva vermiştir. Bu fetvasını da avam Müslümanları korumak için vermiştir.
Ancak zaman geçtikçe Newroz gibi kutlamalar sadece Mecusiler tarafından değil de genel olarak herkes tarafından kutlanan bir etkinliğe dönüşmüştür. Bu şekle dönüşünce de Mecusiliğin bir alameti olmaktan çıkmıştır. Durum böyle olunca da o dönem verilen menetmeyle ilgili verilen fetvaların gerekçesi de ortadan kalkmış oluyor. Newroz, bizzat kendisi haram ve şirk olduğundan değil de yukarıda da belirttiğimiz gibi Mecusilere has bir sembol haline dönüştüğünden dolayı İslam alimleri tarafında kutlanması menedilmiştir. Newroz, zatında haram ve şirk olduğundan değil Mecusiliğe bir dönem alem olmasından dolayı yasaklanmıştır. Bu âlem (sembol) olma zamanla kalktığı için, bu konudaki hüküm de ıskat olmuştur.
Halbuki Newroz, baharın başlaması, bitkilerin toprak yüzüne çıktığı, ağaçların tomurcuklandığı, hayvanların inlerinden çıkarak yeryüzünü şenlendirdiği bir gündür.
Bediüzzaman Hazretleri de Newroz gününe ayrı bir ehemmiyet verirdi. Talebelerinden Muhsin Alev bu hususta şöyle bir hatırasını anlatır:
“Üstad gezmeyi, bilhassa bahar ve yaz aylarında kırlarda dolaşmayı çok severdi. Mahlûkatla, mevcudatla baş başa kalıp derin derin tefekkür ederdi. İstanbul’da Newroz günü kıra giderken bizi de yanında götürürdü. Kırda, 'Bugün mahlûkatın bayramıdır.' diye Newroz’un önemini bize anlatmıştı. Kırda köpeklere ekmek parçası verip, 'Bugün, bu Newroz bayramından bu köpeğin bile bir hissesi vardır. Bahar mahlûkatın bayramıdır. Biz de onların bayramına iştirak edelim.' demişti. Çok sevinçli bir hali vardı Newroz günü..."[3]
Onuncu Söz, Haşir Bahsi’nin Onuncu Sûret’inde; “Gel, bugün Newroz-u Sultanîdir... Şu baharın şu güzel gününde, şu güzel çiçekli olan şu yeşil sahrâya gidip bir seyran ederiz. İşte bak, ahali de bu tarafa geliyorlar. Bak, bir sihir var; o binâlar birden harab oldular, başka bir şekil aldı. Bak, bir mu’cize var; o harab olan binâlar birden burada yapıldı. Âdetâ, bu hâlî bir çöl, bir medenî şehir oldu. Bak, sinema perdeleri gibi her saat başka bir âlem gösterir, başka bir şekil alır. Buna dikkat et ki, o kadar karışık, sür’atli, kesretli, hakikî perdeler içinde ne kadar mükemmel bir intizam vardır ki, her şey yerli yerine konuluyor. Hayalî sinema perdeleri dahi bunun kadar muntazam olamaz. Milyonlar mâhir sihirbazlar dahi bu san’atları yapamazlar. Demek, bize görünmeyen o padişahın çok büyük mu’cizeleri vardır.”[4]
Eğer Kawa’nın Dahhaq’ı öldürmesi nedeniyle zulümden kurtulan bir halkın temsili hikayesi olarak da kabul edilirse asırlardır mazlum-zalim çatışmasında galip gelen mazlumun zaferi bir şenlik havasında kutlanmıştır.
Rabbim bu Newrozu ve baharın gelişini tüm insanlığı esir almış olan virüslere karşı derman kılsın. Bizi ve bütün Müslümanları her türlü dünyevi musibetlere karşı korusun. Ruhumuzu mümin olarak alsın. Bizleri mümin olarak haşretsin. Amin.
Newroza we teva pirozbe.
-------------------------------------------------------------------------------------
[1] Kürdler Bir El Kitabı, Mehrdad R. İzady, Doz Yayınları
[2] Rum Suresi:50
[3]Necmettin Şahiner, Son Şahitler, c. 1, s. 218
[4] Sözler, s:58